İzmir Arkeoloji Müzesi, Cumhuriyet dönemi Türkiye'sinin ilk arkeoloji müzelerinden biri olma özelliğini taşır. Kuruluş fikri, 1914 yılında bölgeye gelen "Asar-ı Atika Müfettişi" Aziz Ogan tarafından ortaya atılmıştır. I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı dönemlerinde çalışmalar dursa da, 1924 yılında Atatürk’ün talimatıyla yeniden başlatılmış ve 1927’de halka açılmıştır.
Müze ilk olarak Basmane semtindeki terk edilmiş Aya Vukla Kilisesi'nde "Asar-ı Antika Müzesi" adıyla faaliyet göstermeye başlamıştır. 1943 yılında müzenin adı "İzmir Arkeoloji Müzesi" olarak değiştirilmiş, 1951’de Kültürpark’a taşınmış, nihayet 1984 yılında ise Konak’taki Bahribaba Parkı içinde inşa edilen modern binasına kavuşmuştur.
Müze, Bayraklı (Smyrna), Efes, Bergama, Teos, Klazomenai ve İasos gibi birçok antik kentten elde edilen eserlerle zenginleşmiştir. Koleksiyonda ağırlıklı olarak Roma ve Helenistik dönemlere ait heykeller, seramikler, sikkeler ve taş eserler yer almaktadır. Taş Eserler Salonu, Ekrem Akurgal Seramik Salonu ve Hazine Odası müzenin başlıca bölümlerindendir. Özellikle sağlık tanrıçası Hygieia'nın büstü ve Bronz Koşan Atlet heykeli dikkat çekmektedir.
Üç katlı müze binasının ikinci ve üçüncü katları sergi salonlarına ayrılmıştır. Birinci katta idari birimler yer alırken zemin kat, koruma ve restorasyon atölyeleri ile kütüphane olarak kullanılmaktadır. Müze, modern müzecilik anlayışıyla tasarlanmış olup, eserlerin bilimsel yöntemlerle korunması sağlanmaktadır.
İzmir Arkeoloji Müzesi, sadece eser sergileyen bir mekân değil, aynı zamanda Ege tarihine ışık tutan bir bilgi merkezidir. Eğitim programları, sergi yenilikleri ve bilimsel çalışmalarıyla Türkiye’nin en saygın müzeleri arasında yer alır.
"İzmir Arkeoloji Müzesi, geçmişin izlerini günümüze taşıyan sessiz bir anlatıcıdır."
İzmir’e gelen herkesin mutlaka uğraması gereken bu müze, antik çağlardan kalma eşsiz parçalarıyla hem yerli hem de yabancı ziyaretçileri büyülemeye devam ediyor.