İzmir, Ege'nin incisi ve Konak, bu güzel şehrin tam kalbinde atıyor. Şehir merkezinin çekirdek bölgeleri olan Alsancak, Kemeraltı, Basmane ve Konak Meydanı, hem tarihi hem de kültürel anlamda İzmir’in en dinamik noktalarını oluşturuyor. Ayrıca, şehri ekonomi ve lojistik anlamda zirveye taşıyan Alsancak Limanı ve Basmane Garı da Konak sınırlarında yer alıyor.
Konak, İzmir’in gözbebeği desek yanlış olmaz. Burası şehrin sosyal, kültürel ve ticari hayatının merkezi; ama asıl İzmir ruhu Konak’ın ötesinde başlıyor diyebiliriz. Eğer İzmir’i daha derinden keşfetmek isterseniz, şehrin farklı köşelerine de göz atmayı unutmayın.
Alsancak’ın belki de en keyifli mekanı Kordon. Akşam iş çıkışı, elimizde bir içecek, İzmir’in sıcak ama huzur veren rüzgarı eşliğinde, deniz kenarındaki çimlere uzanmak gibisi yok. Bahar aylarında ise burada vakit geçirmek, adeta bir yaşam biçimi halini alıyor.
İzmir’in gece hayatının kalbinin attığı yerlerden biri. Kıbrıs Şehitleri ve yanındaki dar sokaklar, cafeler, barlar, müzikli mekanlarla dolup taşan bir atmosfer sunuyor. Eğer hareketli bir gece geçirmek isterseniz, burası tam size göre.
Alsancak’ta, palmiyelerle çevrili bu cadde sadece trafikten arındırılmış olmasıyla değil, aynı zamanda üzerindeki 33 ünlü ismin adıyla da dikkat çekiyor. Kitap ve takı dükkanlarının sıralandığı bu yol, alışveriş yaparken keyifli bir yürüyüş rotası sunuyor.
Konak Meydanı ile birlikte İzmir’in en önemli meydanlarından biri olan Cumhuriyet Meydanı, İzmir’in sosyal ve politik hayatının merkezi sayılabilir. Atatürk’ün ünlü 'Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!' komutunu simgeleyen anıt burada yer alıyor.
Tarihi dokusu ve Fransız etkisiyle dikkat çeken bu iskelenin geçmişi 19. yüzyıla dayanıyor. Bugün, sadece deniz yoluyla seyahat için değil, aynı zamanda şehrin buluşma noktalarından biri olarak da kullanılıyor.
İlk bakışta bir alışveriş merkezi gibi görünebilir, ancak tarihi kökeni çok daha derin. Eski adıyla Gümrük Binası olan bu yapı, Fransızlar tarafından yapılmış ve geçmişi tam 150 yıl öncesine dayanıyor.
Konak Meydanı'nın simgesi olan Saat Kulesi, Sultan Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı şerefine yapılmış. Taşları Denizli’den getirilmiş ve saati, dönemin Almanya İmparatoru II. Wilhelm tarafından İzmir’e hediye edilmiş.
İzmir’in en eski kiliselerinden biri olan bu yapının temelleri 1625 yılına dayanıyor. Şehre gelen her Hristiyan, Polikarp’ın şehit olduğu bu mekanda huzur buluyor.
1907 yılında inşa edilen bu sinagog, İzmir’in büyük Musevi topluluğunun önemli bir ibadet yeri. Mimarisinde antik dönem izlerini görmek mümkün.
Konak’ın tarihi asansörü, Karataş mevkiine ulaşım sağlayan nadir yapılardan biri. Burada, 1907 yılında inşa edilen bu asansör, günümüzde hem ulaşım hem de keyifli bir seyir noktası olarak kullanılıyor. Asansörün altındaki Dario Moreno Sokağı ise İzmir’in kültürel dokusunun izlerini taşıyan eski Rum evleri ve cafeleriyle meşhur.
Tarihi tahminen MÖ. 3000’li yıllara dayanan ve İzmir’e de adını veren Smyrna Antik Kenti’nin kalıntıların şehrin göbeğinde olmasına şaşıracaksınız. O zamandan bugüne İzmir’in kalbinin attığı yer değişmemiş. Şehir ilk olarak Bayraklı’dan başlamış, daha sonra burayı da kapsayarak Kadifekale’nin eteklerine doğru yayılmış. Roma Dönemi’nden kalma agorası görülmeye değer.
Arkeoloji Müzesi ile aynı bahçe içerisinde yer alan ve Piçhane adıyla da bilinen bu neo-klasik yapı, 1831’de veba hastalığının tedavisi için St.Rock Hastanesi olarak yapılmış. Daha sonra Fransızlarca, fakir Hristiyanların bakımı için kullanılmış. Bir dönem Sağlık Müdürlüğü olarak da kullanılan bina, 1987’de Etnografya Müzesi olarak yeniden düzenlenerek ziyarete açılmış.
İzmir’in en tarihi ve en hareketli çarşısı olan Kemeraltı, şehrin alışveriş kültürünün kalbinin attığı yer. Dar sokaklarda yürürken, geleneksel el sanatlarını, yöresel ürünleri ve İzmir’in leziz sokak yemeklerini keşfedebilirsiniz.
18. yüzyıldan kalma bu tarihi han, eski zamanlarda kervanların konakladığı yerlerden biriydi. Bugün ise antikacılardan takıcılara kadar çeşitli dükkanlarıyla hareketli bir alışveriş alanı haline gelmiş.